Rüzgara bıraksam şimdi kendimi, yorulmuş düşlerimi dağıtsam azar azar…
Uçuşan ve hiçbir yere konmayan zamanın içinde, uçup uçup kanatlarımdan atsam yılları, yaşım da azalır mı ?
Herkes sıcak günleri yaşıyor, dışarıdan sesleri geliyor gençlerin, canım torunlarım ben evdeyken ne kadar büyüdüler acaba, hani kapıdan falan görsem de sarılmadan da çok da anlamıyor insan… Görüp de mahrum kalmak acıtıyor canımı.
Yıllardır doğum günü kutlarım ama hiç de dikkat etmezdim şu rakamlara.
Anneydim, anneanneydim, babaanneydim, teyzeydim de hiç aklıma gelmemişti ”YAŞLI” olduğum…
İlk kez bu sene öğrendim, meğer orta yaş bile değilmişim….
Rüzgara bıraksam şimdi kendimi, kanatlarımdan atsam yılları, yaşım da azalır mı ?
Ama yıllarımı çıkartsam kendimden ben kalmam ki…
Ne çok emeğim, ne çok duygum, ne çok çizgim var onlarda. Şimdi, dışarıdan sesleri gelen gençlerin yerindeydim vaktinde…
Aslında size bir sır vereyim mi, biz onların yaşında çok daha gençtik; yorulmazdık, of’lamazdık, oradan oraya şenlik var gibi şakırdık neredeyse.
Ah yıllar, yollar, caddeler bizimdi…
Ara sokaklarını bile bilirdik hayatın…
Okuldu, işti, çocuktu derken bir bakmışsın kendine de zamanı kalmış insanın.
Ayaklarım tutuyor, gözlerim görüyor şükür. Ağrılarım var biraz ama gençler gibi de yorgun değilim inanın. 65 yaşındasın denince bana , ben bile şaşırdım yaşlandığıma. Saçımda beyazlarım, yüzümde çizgilerim var tamam da içimde ”yaşam” var daha, taptaze üstelik.
Caddeye çıktım bugün, “ahhh teyze 65 yaş üstüne sokak yasak” dedi market sahibi…
Benim güzel evladım, iki ay önce torba torba alışveriş yapıp taşırken, yaşlı mıydım ben?
İlacımı yazdırmaya giderken, faturalarımı öderken, emekli olmama rağmen işe gidip çalışırken yaşlı mıydım gene ben ?
Tamam anlıyorum koruyup kollanmak güzel, değer görmek de güzel ama, yasakla yaşlı birleşince, tek de biz kalınca evde, virüsten beter oluyor hissettiğin şey de…
Onca zamandır; otobüsle, tramvayla gider gelirdim her yere. O kalabalıkta, o havasız ortamda saatlerce ayakta dikilirdim, kimse demezdi yaşlısın teyzecim, gel otur şuraya diye.
Yer verilmediğine göre, gençlerden daha da gencim derdim kendime. Sırada beklerken kuyruk kuyruk, kollarımda ıvır zıvırları yüklenmiş giderken, bayramda seyranda kimse demezdi bana 65‘sin diye. Ben aniden mi yaşlandım acaba? Tamam anlıyorum, koruyorlar beni, değer görüyorum da, yasakla yaşlı birleşince, tek de biz kalınca evde, virüsten beter oluyor hissettiğin şey de…
Hem sonra bunca çocuk büyütmüşüz, okutup evlendirmişiz; şimdi de torunlarımızı emanet ediyorlar bize, yani düşünüyorum da yaşlı bir 65 isem , ve de kendimi bile koruyamıyorsam, bu ufak bebeler niye bizde? Çocuklarım diyor ki anne sen çok daha iyisin bu işte! Torunlarım sırtımda oyun oynuyor benimle tepişe tepişe… Çocuklar bile değil de torunlardan ayrı kalınca virüsten beter oluyor hissettiğin şey de…
Tamam anlıyorum gerçekten, koruyorlar beni, değer görüyorum da yıllar sonranızı bir hayal edin; kalbiniz cıvıl cıvılken hala, birinin size ısrarla yaşlısın dediğini duyun, işe yaramadığınızı hissedin, hele sadece tek siz evdeyken… virüsten beter oluyor hissetiğin şey de…
Ayrıca yaşlı sahiden kime denir?
Sayı kaç olduğunda yaşlanırsın?
Ninem doksan yedi yaşındaydı ama ona bile hiç “YAŞLI” dememiştik, O yalnızca “Bizden biraz daha büyüktü” o kadar…
Her hangi bir hastanenin beyin cerrahına gittiğinizde, bir profesöre canınızı emanet ederken yaşını mı merak edersiniz, başarısını mı? Çok sevdiğiniz bir filmde rol almış, ödüller kazanmış bir aktörün başarısı mıdır, yaşı mıdır sizi mutlu eden?
Sayı kaç olduğunda yaşlanır insan?
………………………
………………………
Nefes almadığında biter her yaşam…
65 yaşında da ,95 yaşında da, yaşama sarılan her insan; gençlerden daha gençtir inanın bana…
Yaşama sarılırsa , yaşlanmaz insan…
Beni düşünüp, koruduğunuz için teşekkür ederim; ama yasakla yaşlı birleşince hele sadece tek biz kalınca evde, virüsten beter oluyor hissettiğin şey de…