Aynaya gerçekten hiç baktınız mı? Yani evet her gün bakıyoruz , saçlar taranıyor, yüzler yıkanıyor falan da, o yüze gerçekten hiç bakıp da bir şeyler çözebildiniz mi?
Eskiden, ayna hediye edilirmiş hep…sana senden daha güzel bir şey bulamadım diye.Nasıl güzel, nasıl naif bir düşünce…senden daha güzel bir şey bulamamak….
Ben, aynaya her baktığımda yani böyle uzuuuun uzunnnn sohbet edermiş gibi yaptığımda; yüzümde, gözlerimde neler birikmiş neler yerini başka ifadelere bırakmış incelerim..Kimi zaman usulca bir hüzün, kimi zaman hınzır bir tebessüm, kimi zaman çılgınca doldurulmuş not defterleri bulurum ….
Aynalar yalan söylemez , şimdiki telefon özelliklerinde olduğu gibi üzerinde oynayıp hiçbir şeyi yok edemezsiniz de…
Neden aynalar diye başladım değil mi?Malum içinde olduğumuz şartlar ve korkunç kaygılı günler içerisinde, neyi nasıl dediğimiz; nelerden neler çıkartıp yorumladıklarımız çok önemli.
…..
Yaş, yaşlı…sözcüklerini çok kullanmaya başladığımız bu dönemde sadece bir sayı mıdır yaş?
Ya da sadece bir sayı ne kadar belirler ” hayattan uzaklaşmayı”
Ananem, annem babam ve tüm büyüklerimle aynı yaşta gibi hissettim hep.Umrumda da değil hiç bu sayılar! Benim için hep taze baharlar onlar…Asıl önemli olan yaş alırken inatla yaşlanmamaktır; hayata, yaşamın salıncağına binip herbir günü güzel hatırlamak; en iyiyi, en güzeli kendine layık bulmaktır.
85’lerinde olduğu söylenen canım ananem saçlarını boyatmak istiyor hala..Bu nasıl muazzam bir tutunmaktır hayata ve kendine.Yaş almış ama yaşlanmamış işte!..Çünkü yaşlanmak bağı kopartmaktır her şeyle.
O kadar çok duyuyorum ki şu günlerde,
“Ya bu yaşta fıldır fıldır”
“Eh be teyzem ,nenem ne işin var sokakta, otur evde”
Diyenleri….Evet sağlık için risk var, tehlike var..Onları daha fazla korumamız gerekiyor elbette.Zaten onlar da biliyorlar tüm durumu ama biraz da üsluba dikkat etmemiz gerekmez mi? Tehlikeden korumaya çalışırken, kalplerindeki yere başka bir virüs de biz mi koyalım.
Aynaya bakalım…inceleyerek süzelim yılları ve yaşları…Kim çizgisiz pürüzsüz kalmış, kimin beli bükülmemiş biraz daha…Onlar bize gençliği anlatırlar da biz onlara anlatabilir miyiz yaşlanmayı?Bir top gibi yuvarlanıyoruz yaşam içinde ve her birimiz bizden önce geçilen yollardan geçiyoruz, onlar ne hissedildiğini biliyor da biz bilmiyoruz neler hissedeceğimizi…
Yarın duyup da incinebileceğimiz hiçbir cümleyi söylemesin dilimiz, gönlümüz..
Aynaya bak,
Zaman ne kadar hızlı akıyor…
Zaman ne kadar benzetiyor her şeyi…
65 ne ki, 90 olsa ne yazar
İnsanda “yaşamak” sevdası varken;
Selam olsun yaş almış ama hiç yaşlanmamış olanlara