Bilirsin, her kasım ayında kalemim seni yazar; uzaklardan sözcüklerimi duyduğunu, okuduğunu hayal ederek büyüdüm. Ah! şimdi gelsen aramıza , köpüklü bir kahve yapsak sana biz anlatsak sen dinlesen; deniz gözlerinden dalgalanan ay yıldızlı bayrağımız altında, sen cesaret versen bizlere, biz silkelensek şöyle; uyansak birlik ve beraberlik içinde, tek bir bayrak altında mutlu olsak kardeşce…
Adımı öğretir gibi, öğrettiler seni bana ;
İlk senin adını okudum kitaplarda,
Sevgiyle,
Saygıyla,
Hayranlıkla,
Zaferlerini, liderliğini, ileriyi görebilme şeklini, askerliğini, evlatlığını, çocuk sevgini, aşklarını, zaaflarını da.
Ben okudum,
ve anladım; gönülde kalmak, akla yazılmak tesadüfen olamayacak kadar mühimmiş.
…………………………………………………..
Hasret türküsüdür her sonbahar,
Özlemek kokar hava, başak tarlaları arasında koşan bir çocuk , gözlerinde gökyüzü, ellerinde bir ulus,
Başaklar gibi salınır ismi ülkemde,
Dünya ona EN BÜYÜK LİDER der,
Ben; o benim ATATÜRK’ÜM derim …
Yapraklar bile düşmez dokuzu beş geçe ,
Bir siren sesiyle herkes bu kadar mı özler birini,
Bir insan bu kadar mı yaşar, 82 yıl önce ölmüş olsa bile,
……………………………………………….
Kasımpatılar yağıyor önüne Ata’m,
Bugün de her gün gibi ulusun nöbette,
Sen rahat uyu Ata’m,
Bugün de gözlerin esiyor ülkemde…